Deprem tehlikesi en yüksek illerimiz hangileri ?

Koray

New member
Deprem Gerçeğiyle Yaşamak: En Riskli İller ve Toplumsal Yansımaları

“Bir gecede her şey yerle bir olabilir” fikri, çocukluğumdan beri içimde bir korku olarak durur. İstanbul’da büyürken aile büyüklerinden sık sık “deprem çantası hazır mı?” sorusunu duyardım. Ama o çanta çoğu zaman bir köşede eksik parçalarla kalırdı. Çünkü tehdit yakında ama sanki hiç olmayacakmış gibi davranırız. Depremi bilim insanlarının işi sanırız; ama aslında bu hepimizin meselesi. Hadi şimdi birlikte bakalım: Türkiye’nin en riskli illeri hangileri, veriler bize ne söylüyor ve toplumun bu gerçeğe yaklaşımı nasıl farklılık gösteriyor?

---

Bilimin Gözüyle: Erkeklerin Veri Odaklı Yaklaşımı

Jeoloji mühendisleri, sismologlar ve inşaat uzmanları... Genellikle erkeklerin ağırlıkta olduğu bu meslek grupları, riskleri haritalar ve veriler üzerinden değerlendirir. Onlara göre bir ilin ne kadar tehlikede olduğunu anlamak için fay hatlarının konumu, geçmiş depremlerin büyüklüğü ve zemin yapısı gibi teknik veriler yeterlidir.

**AFAD ve Kandilli Rasathanesi verilerine göre en yüksek deprem riski taşıyan iller şu şekilde sıralanıyor:**

1. **İstanbul** – Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın hemen üzerinde. Nüfus yoğunluğu da düşünülürse, olası bir büyük depremde yıkım sadece fiziksel değil, ekonomik ve sosyal olarak da büyük olacak.

2. **Kocaeli** – 1999 depreminin merkez üssü. Fay hattı üzerindeki hareketlilik devam ediyor.

3. **Düzce** – 1999’dan sonra tekrar tekrar sallanıyor. Mikro faylarla dolu.

4. **Bursa** – Hem yerleşim yoğunluğu hem de tarihi deprem kayıtları ciddi tehlike sinyali veriyor.

5. **Hatay** – 2023 depremleriyle sarsıldı. Doğu Anadolu Fay Hattı’nın etkisinde.

6. **Muş, Bingöl, Elazığ** – Doğu’da fay hatlarının kesiştiği yerler. Büyüklüğü 6’yı aşan depremler sık yaşanıyor.

7. **Manisa, Balıkesir** – Batı Anadolu Fay sistemi aktif durumda.

8. **Erzincan** – 1939’daki büyük depremle hafızalara kazındı, halen risk altında.

**Soru:** Bu veriler ışığında sizce devletin en fazla yatırım yapması gereken şehir hangisi? Neden?

---

Toplumun Nefesini Dinlemek: Kadınların Empatik ve Sosyal Yaklaşımı

Veriler ne kadar önemli olursa olsun, deprem yalnızca fay hatlarının bir meselesi değil. Kadınların çoğunlukla dile getirdiği gibi, bu mesele aynı zamanda **barınma hakkı**, **toplumsal travmalar**, **çocukların psikolojik güvenliği** ve **kadınların afet sonrası karşılaştığı riskler** gibi konularla da iç içe.

Örneğin 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra Hatay ve Adıyaman’da kadınlar, **güvenli tuvalet ve ışıklandırma yetersizliği**, **cinsiyete dayalı şiddet riskleri** ve **çocuk bakımı** gibi konularla baş başa kaldı. Erkeklerin çoğu ilk günlerde lojistik ve kurtarma faaliyetlerinde yer alırken, kadınlar sahadaki “görünmez” sorunları taşıyanlar oldu.

**Kadınların bakış açısından yüksek riskli iller şunlardır:**

* **Hatay** – Yıkımın şiddetiyle birlikte sosyal bağların zedelenmesi, göç ve kadınların yalnız kalması gibi durumlar ön planda.

* **İstanbul** – “Büyük İstanbul Depremi” sadece binaları değil, kadınların iş, bakım ve aile sorumluluklarını da tehdit ediyor.

* **Diyarbakır** – Hem deprem hem de sosyoekonomik yetersizliklerin birleştiği bir bölge. Kadınlar için “çifte yük.”

* **Van** – 2011 depreminden bu yana kentsel dönüşüm sınırlı kaldı. Kadınlar için yeniden güvenli alan inşası hâlâ bir sorun.

* **Elazığ** – Sürekli artçı sarsıntılarla psikolojik yorgunluk artıyor, özellikle çocuklu annelerde kaygı yüksek.

**Soru:** Sizce afet yönetimi planlarında kadınların deneyim ve ihtiyaçları yeterince dikkate alınıyor mu?

---

Teknoloji mi, Dayanışma mı? Farklı Çözüm Arayışları

Erkek bakış açısı genellikle “bina sağlam mı?”, “kaç katlı olacak?”, “zemin analizi yapıldı mı?” gibi teknik konulara odaklanırken, kadın bakış açısı “deprem sonrası nerede kalacağız?”, “çocuklar nasıl okula devam edecek?”, “psikolojik destek olacak mı?” gibi yaşamsal sorulara yöneliyor.

Bu fark aslında birbirini tamamlıyor. Ancak karar alıcı mekanizmalarda çoğu zaman teknik bakış ağır basıyor. Halbuki afetlere karşı en iyi çözüm hem **fiziksel direncin** hem de **toplumsal dayanışmanın** bir arada olmasıyla mümkün.

**Soru:** Sizce deprem riski yüksek illerde sadece bina güçlendirme yeterli mi? Sosyal dokuyu korumak için ne yapılmalı?

---

Risk Haritası Değil, Empati Haritası: Geleceğe Nasıl Hazırlanmalı?

Deprem haritaları bize nerede risk olduğunu gösterebilir ama duygusal ve sosyal etkilerin haritası çok daha karmaşık. Bir ilin riski sadece fay hattı üzerinde olmasıyla değil, o ilde yaşayan insanların kırılganlığıyla da ölçülmeli.

Yani İstanbul kadar **Yozgat**, **Kars**, hatta **Mardin** gibi daha az riskli görünen yerlerde bile halkın farkındalık düzeyi, afet eğitimi, sosyal bağları ve yerel yönetimlerin hazırlığı büyük fark yaratabilir.

**Soru:** Sizce “riskli iller” listesi sadece jeolojik verilere göre mi hazırlanmalı, yoksa sosyal ve ekonomik faktörler de dahil edilmeli mi?

---

Sonuç Yerine: Hem Sağlam Temeller, Hem Güçlü Bağlar

Türkiye bir deprem ülkesi ve bu gerçeği değiştiremeyiz. Ama yaklaşımımızı değiştirebiliriz. Erkeklerin teknik ve çözüm odaklı düşüncesi ile kadınların empatik, toplumsal gerçeklikleri önceleyen yaklaşımı bir araya gelirse, daha dirençli şehirler ve toplumlar inşa edebiliriz.

**Peki siz ne düşünüyorsunuz?**

Yaşadığınız şehir deprem açısından ne kadar hazır?

Kadınların ve erkeklerin bu konudaki rollerini nasıl daha iyi birleştirebiliriz?

Haydi tartışalım.