Küçük Bir Anıyla Başlangıç
Lisede okurken başıma gelen bir anı var ki, hâlâ düşündükçe gülümserim ama aynı zamanda bana ders de olmuştur. Sorumlu olduğum dersleri nasıl öğreneceğimi bilemediğim bir dönemdi. İşte bu süreçte yaşadıklarımı forumda paylaşmak istedim; belki sizler de kendi lise yıllarınızdan benzer anılarınızı paylaşırsınız. Çünkü bazen bir dersin adını öğrenmek bile küçük bir maceraya dönüşebiliyor.
Karakterlerle Başlayan Yolculuk
Okulun bahçesinde oturmuş, elimde karnemle sayfaları inceliyordum. “Sorumlu” yazan kısımlar vardı ama tam olarak neye denk geldiğini, nasıl öğrenebileceğimi kestiremiyordum. Yanıma iki kişi geldi: sınıf arkadaşım Burak ve yakın dostum Elif.
Burak tam bir strateji insanıydı. Ne zaman bir sorun olsa önce plan yapar, çözüm yollarını haritalandırırdı. “Bak kardeşim,” dedi bana, “önce okulun öğrenci işlerine gideceğiz, sonra öğretmenler odasına uğrayacağız. Gerekirse yönetmeliği açar okuruz. Böylece hangi dersten sorumlu olduğunu netleştiririz.”
Elif ise daha farklı bir yaklaşım sergilerdi. Hep empati kurar, insanlarla ilişkileri güçlü tutardı. Bana dönüp gülümseyerek, “Sen kafanı yorma,” dedi. “Ben rehber öğretmenle konuşurum, senin adına sorarım. Belki öğretmenler arasında daha sıcak bir diyalog kurarız, sorunun çözümü daha kolay olur.”
İşte o an, erkeklerin çözüm odaklı planları ile kadınların empatik yaklaşımlarının farkını canlı canlı görmüştüm.
Okul Koridorunda Stratejiler
Burak önden yürüyordu. Adeta bir komutan edasıyla, “Önce öğrenci işlerine uğrayacağız,” dedi. Elif ise yanıma sokulmuş, “Sen endişelenme, belki düşündüğün kadar zor değildir. Sorumluluk sınavları için öğretmenler de anlayışlı oluyor,” diyerek moral veriyordu.
Öğrenci işleri odasında görevli memura gittik. Burak, net ve kararlı bir şekilde, “Arkadaşım hangi derslerden sorumlu olduğunu öğrenmek istiyor, bunun listesi sizde var mı?” diye sordu. Memur biraz gülümsedi: “Evet, ama bu listeyi resmi olarak öğretmenlerin onaylaması gerekir. Size burada sadece bir özet verebilirim.”
Elif devreye girdi. Samimiyetle, “Hocam, öğrenciler için bu durum gerçekten kaygı verici oluyor. Onlara biraz daha açıklayıcı bilgi vermeniz çok iyi olurdu,” dedi. Memur yumuşadı, elindeki dosyayı açtı ve bana hangi derslerden sorumlu olduğumu tek tek anlattı.
Öğretmenler Odasında Empati ve Strateji
İş burada bitmedi. Burak, “Hadi öğretmenler odasına da uğrayalım, eksik kalmasın,” dedi. İçeri girdiğimizde birkaç öğretmen sohbet ediyordu. Burak doğrudan konuya girdi: “Hocam, arkadaşımın sorumluluk durumunu netleştirmek istiyoruz, hangi derslerden sınava gireceği kesinleşti mi?”
Elif ise daha ilişkisel bir yol seçti. Önce öğretmenlerin gününün nasıl geçtiğini sordu, ufak bir espri yaptı. Ortam yumuşayınca rehber öğretmene dönüp, “Hocam, bu dönemde öğrenciler gerçekten çok stres yapıyor. Biraz daha yol gösterici olmanız bizim için çok kıymetli olur,” dedi.
Sonuç? Burak’ın stratejik yaklaşımıyla süreç hızlandı, Elif’in empatik tavrıyla öğretmenler daha detaylı bilgi verdi. İkisi birleşince ben sorumlu olduğum dersleri net bir şekilde öğrenmiş oldum.
Sorumluluk Listesi Ortaya Çıkıyor
En sonunda elime bir liste geçti. Türk Dili ve Edebiyatı, Matematik ve Tarih derslerinden sorumlu olduğum kesinleşmişti. O an hem rahatladım hem de düşündüm: Aslında tek başıma gitseydim belki bu kadar hızlı ve samimi bir şekilde öğrenemeyecektim. Burak’ın kararlılığı ve planı ile Elif’in yumuşatan yaklaşımı birleşince sonuç çok daha verimli oldu.
Forumdaki Arkadaşlara Sorular
Şimdi bu hikâyeyi sizlerle paylaştıktan sonra size de sormak isterim:
- Sizce böyle bir durumda stratejik ve çözüm odaklı olmak mı daha işe yarar, yoksa empatik ve ilişkisel yaklaşım mı?
- Lisede siz sorumlu olduğunuz dersleri öğrenirken nasıl bir yol izlediniz?
- Erkeklerin ve kadınların farklı yaklaşımları, birlikte hareket ettiklerinde daha güçlü bir sonuç doğurur mu?
Sonuç: Bir Hikâyeden Fazlası
Benim lise yıllarımda yaşadığım bu küçük olay, aslında bana hayatın genelinde bir ders verdi. Sorunları çözmek için strateji şart, ama insanlarla iletişimi güçlü tutmak da en az onun kadar önemli. İkisi birleştiğinde ise çözümsüz gibi görünen meseleler bile kolayca hallediliyor.
Forumdaki dostlar, siz ne dersiniz? Kendi lise anılarınızda böyle bir durum yaşadınız mı? Hangi yol size daha yakın geliyor: planlı ve stratejik bir Burak gibi olmak mı, yoksa empatik ve ilişkisel bir Elif gibi olmak mı?
Lisede okurken başıma gelen bir anı var ki, hâlâ düşündükçe gülümserim ama aynı zamanda bana ders de olmuştur. Sorumlu olduğum dersleri nasıl öğreneceğimi bilemediğim bir dönemdi. İşte bu süreçte yaşadıklarımı forumda paylaşmak istedim; belki sizler de kendi lise yıllarınızdan benzer anılarınızı paylaşırsınız. Çünkü bazen bir dersin adını öğrenmek bile küçük bir maceraya dönüşebiliyor.
Karakterlerle Başlayan Yolculuk
Okulun bahçesinde oturmuş, elimde karnemle sayfaları inceliyordum. “Sorumlu” yazan kısımlar vardı ama tam olarak neye denk geldiğini, nasıl öğrenebileceğimi kestiremiyordum. Yanıma iki kişi geldi: sınıf arkadaşım Burak ve yakın dostum Elif.
Burak tam bir strateji insanıydı. Ne zaman bir sorun olsa önce plan yapar, çözüm yollarını haritalandırırdı. “Bak kardeşim,” dedi bana, “önce okulun öğrenci işlerine gideceğiz, sonra öğretmenler odasına uğrayacağız. Gerekirse yönetmeliği açar okuruz. Böylece hangi dersten sorumlu olduğunu netleştiririz.”
Elif ise daha farklı bir yaklaşım sergilerdi. Hep empati kurar, insanlarla ilişkileri güçlü tutardı. Bana dönüp gülümseyerek, “Sen kafanı yorma,” dedi. “Ben rehber öğretmenle konuşurum, senin adına sorarım. Belki öğretmenler arasında daha sıcak bir diyalog kurarız, sorunun çözümü daha kolay olur.”
İşte o an, erkeklerin çözüm odaklı planları ile kadınların empatik yaklaşımlarının farkını canlı canlı görmüştüm.
Okul Koridorunda Stratejiler
Burak önden yürüyordu. Adeta bir komutan edasıyla, “Önce öğrenci işlerine uğrayacağız,” dedi. Elif ise yanıma sokulmuş, “Sen endişelenme, belki düşündüğün kadar zor değildir. Sorumluluk sınavları için öğretmenler de anlayışlı oluyor,” diyerek moral veriyordu.
Öğrenci işleri odasında görevli memura gittik. Burak, net ve kararlı bir şekilde, “Arkadaşım hangi derslerden sorumlu olduğunu öğrenmek istiyor, bunun listesi sizde var mı?” diye sordu. Memur biraz gülümsedi: “Evet, ama bu listeyi resmi olarak öğretmenlerin onaylaması gerekir. Size burada sadece bir özet verebilirim.”
Elif devreye girdi. Samimiyetle, “Hocam, öğrenciler için bu durum gerçekten kaygı verici oluyor. Onlara biraz daha açıklayıcı bilgi vermeniz çok iyi olurdu,” dedi. Memur yumuşadı, elindeki dosyayı açtı ve bana hangi derslerden sorumlu olduğumu tek tek anlattı.
Öğretmenler Odasında Empati ve Strateji
İş burada bitmedi. Burak, “Hadi öğretmenler odasına da uğrayalım, eksik kalmasın,” dedi. İçeri girdiğimizde birkaç öğretmen sohbet ediyordu. Burak doğrudan konuya girdi: “Hocam, arkadaşımın sorumluluk durumunu netleştirmek istiyoruz, hangi derslerden sınava gireceği kesinleşti mi?”
Elif ise daha ilişkisel bir yol seçti. Önce öğretmenlerin gününün nasıl geçtiğini sordu, ufak bir espri yaptı. Ortam yumuşayınca rehber öğretmene dönüp, “Hocam, bu dönemde öğrenciler gerçekten çok stres yapıyor. Biraz daha yol gösterici olmanız bizim için çok kıymetli olur,” dedi.
Sonuç? Burak’ın stratejik yaklaşımıyla süreç hızlandı, Elif’in empatik tavrıyla öğretmenler daha detaylı bilgi verdi. İkisi birleşince ben sorumlu olduğum dersleri net bir şekilde öğrenmiş oldum.
Sorumluluk Listesi Ortaya Çıkıyor
En sonunda elime bir liste geçti. Türk Dili ve Edebiyatı, Matematik ve Tarih derslerinden sorumlu olduğum kesinleşmişti. O an hem rahatladım hem de düşündüm: Aslında tek başıma gitseydim belki bu kadar hızlı ve samimi bir şekilde öğrenemeyecektim. Burak’ın kararlılığı ve planı ile Elif’in yumuşatan yaklaşımı birleşince sonuç çok daha verimli oldu.
Forumdaki Arkadaşlara Sorular
Şimdi bu hikâyeyi sizlerle paylaştıktan sonra size de sormak isterim:
- Sizce böyle bir durumda stratejik ve çözüm odaklı olmak mı daha işe yarar, yoksa empatik ve ilişkisel yaklaşım mı?
- Lisede siz sorumlu olduğunuz dersleri öğrenirken nasıl bir yol izlediniz?
- Erkeklerin ve kadınların farklı yaklaşımları, birlikte hareket ettiklerinde daha güçlü bir sonuç doğurur mu?
Sonuç: Bir Hikâyeden Fazlası
Benim lise yıllarımda yaşadığım bu küçük olay, aslında bana hayatın genelinde bir ders verdi. Sorunları çözmek için strateji şart, ama insanlarla iletişimi güçlü tutmak da en az onun kadar önemli. İkisi birleştiğinde ise çözümsüz gibi görünen meseleler bile kolayca hallediliyor.
Forumdaki dostlar, siz ne dersiniz? Kendi lise anılarınızda böyle bir durum yaşadınız mı? Hangi yol size daha yakın geliyor: planlı ve stratejik bir Burak gibi olmak mı, yoksa empatik ve ilişkisel bir Elif gibi olmak mı?